Eski Kent
Fotoğrafları Okuma X
Ahmet Kolkoparan: Hoş
geldiniz, bir yılı aşkın zamandır devam ettirdiğimiz etkinliklerimizin
onuncusunu yapıyoruz. Son iki etkinliğimizde konsept değişikliğine gittik.
Sadece fotoğrafları geçmek yerine geçen haftaki etkinliğimizde Çanakkale
Osmanlı fotoğraf tarihini incelemiştik. Bu kez de Çanakkale'de 1850'lerde çekilmiş
fotoğrafları hikayeleri ve örnekleri ile birlikte sizlere sunmak istedim.
Çanakkale transit geçiş noktasında yer alması nedeniyle imkanı olanlar
tarafından fotoğraflanmış.
Ahmet Kolkoparan:
Çanakkale'nin en eski fotoğraflarından biri olarak kabul edebiliriz. Günümüzdeki
Güzelyalı köyüne 1855-1856 yılları arasında Kırım Savaşı zamanında Erenköy
İngiliz Hastanesi kuruluyor. Hastane personeli tarafından yüzün üzerinde
fotoğraf bulabiliyoruz. Bu fotoğraflar tam anlamıyla çözümleyebileceğimiz
netlikte değiller. Zaten geçen ay işlemiştik, 1842 yılında fotoğraf Osmanlı'ya
giriyor gördüğünüz gibi sene 1855, teknoloji çok fazla gelişmemiş. Bu fotoğraf
şimdiki İzmir yolunun geçtiği noktadan İngiliz Hastanesine bakışı içeriyor.
Bugünkü halini de görebilmek için kıyaslama görselini de paylaştım. 1970'li
yıllardan sonra Güzelyalı şimdiki halini almaya başlıyor.
Ahmet Kolkoparan:
1855 yılında çekilmiş yukarıdaki fotoğraf ile 1856 yılında çekilmiş aşağıdaki
fotoğraf arasında dikkat edilirse yapıların sayısı biraz daha artıyor. En eski
fotoğraflar bunlar.
Ahmet Kolkoparan:
Hastanenin kontrol mühendisi Brunton'un kulübesi bugünkü yaklaşık olarak askeri
sosyal tesislerin bonet diye tabir edilen yere tekabül ediyor. Fotoğrafın
altında Ağustos olarak tarihlendirilmiş.
Ahmet Kolkoparan:
Genel fotoğrafta çekilmiş olan kulübelerin çok daha yakından çekilmiş hali.
Çanakkale fotoğraflarından ya da tarihinden bahsederken palamut depolarından
sıkça söz edilir, gördüğünüz gibi Güzelyalı sırtları da bugünkü gibi çam
ağaçları ile değil palamut ağaçları ile kaplıdır. Kulübeler ahşap olduğu için
günümüze ulaşması beklenemez.
Ahmet Kolkoparan:
Bu fotoğrafların yarısını çeken kişi Dr. William Robertson, doktor olarak görev
yapıyor ama fotoğrafçılığa merak sardığı için de Renkio Hastanesi'nin
fotoğraflarını kendisi çekiyor. Solda Halileli köyünden gelmiş bir köylü
hastane alanında yer alıyor. Sağda ise Willam Roberston'un da yer aldığı
fotoğraf görüyoruz.
Ahmet Kolkoparan:
Calvert ailesinin konsolos olan üyesi Frederick Calvert'in benim tahminime göre
tek fotoğrafı. İbrahim Aksu ile tartışmıştık o Frank olduğunu iddia ediyor ama
ben Frederick olduğunu düşünüyorum. Burada da muhtemelen tek kız kardeşi ile
fotoğrafta yer alıyor. 1855 -1856 yıllarında çekilmiş bir fotoğraftır bir diğer
aile fotoğrafında kendisinin yer almadığını görüyoruz.
Ahmet Kolkoparan: Tam Bonet'in bitiminde İris otelin olduğu yerlere tekabül eden Kuzey İskelesi'nin yer aldığı fotoğrafı görüyoruz. O dönem 3 tane iskele var. Görmüş olduğunuz yukarıdan aşağıya doğru inen çizgi taşımayı kolaylaştırmak adına yapılmış bir hattır.
Ahmet Kolkoparan: Az önce Çanakkale şehir dışında çekilmiş en eski fotoğrafı gördünüz. Şimdi ise Çanakkale merkezinde çekilmiş en eski fotoğrafı görüyorsunuz. Calvert ailesinin fotoğrafında az önce göstermiş olduğumuz Frederic Calvert yok. Çünkü 1866-1868 yılları arasında iki tane davası var. O da çareyi kaçmakta buluyor. 1866 yılında çekilmiş olan bu fotoğraftan yola çıkarak gerek fiziksel özellikleri, gerek doğum tarihlerini dikkate alırsak bu tarihi tespit ettik. Calvert yalısının iskele tarafındaki alanından çekilmiş bir fotoğraftır. Frank Calvert'in az önceki fotoğrafla benzerliği olduğunu düşünmüyorum. Görülen çocukların hepsi Frederic'in çocuklarıdır. 1900'li yılların başından itibaren Amerika'ya göç ediyorlar. Nesillerini devam ettiremiyorlar. Bu neslin çok fazla erkek çocuğu da olmamış. Daha çok akraba evliliği tarzında evlilik gerçekleştirmişler.
Ahmet Kolkoparan:
Birbirlerine çok yakın
tarihli iki fotoğrafı görüyoruz. Benim fikrim soldaki fotoğraf biraz daha
eskiye ait çünkü daha derli toplu
gözüküyor. Sağdaki fotoğrafta ise çimler uzamış ve bakımsız gözüküyor.
Calvertlerin Halk Bahçesine getirdikleri farklı türdeki ağaçları çok uzamayan
ağaçlardır. Kayserili Ahmet Paşa Cadddesinin
oluşması ile beraber ağaçlar ortadan kalkıyor. Bu fotoğraflar 1860 -1890
yılları arasında çekilmiştir.
Bülent Erbaş: Fotoğraflar farklı açılardan
çekilmişler. Aynı seviyeye gelecek olsalar ağaçların büyümüş olacağını
bulabilirdik.
Ahmet Kolkoparan:
İngiliz Mezarlığı’nda bir
mezhep farklılığı var mıdır?
Bülent Erbaş: Bildiğim kadarıyla yoktur.
Ahmet Kolkoparan:
1860’li yılların başı 1890’li yılların ortası olduğunu düşünüyorum. Kayserili
Ahmet Paşa Caddesi oluşmaya başlıyor. Bina kullanılmıyor havasını aldım.
___Panjurların yarı açık olduğunu görüyoruz, bombeler ve
gölgelerde de bunu görebiliyoruz bence yarı açık olarak kullanılıyor. İkinci
bombeye baktığımızda yarı açık olduğunu görebiliyoruz bence kullanılıyor.
Aşkın Koyuncu:
1930’lu yıllara kadar içinde kalınmış, yardımcıların burada kaldığını
biliyoruz.
Ahmet Kolkoparan:
Yaptığım araştırmalar sonucunda 1845-1850 yılları arasında inşası olduğuna
rastladım. Frederic’in eşi çok zengin bir ailedir. Evlilik tarihleri 1842’dir.
Bülent Erbaş:
Çanakkale’de mülk edinme ve inşaat yapma izni 1840’da veriliyor.
Ahmet Kolkoparan:
En büyük hasarı 1912 yılındaki depremde görüyor. Sonraki yıllarda da eskimeye
yüz tutuyor.
Aşkın Koyuncu:
1926 yılındaki Çanakkale Halk evine dair fotoğraflarda Calvert yalısı halen
daha görülüyor.
Ahmet Kolkoparan:
1930’lu yılların sonunda yıkılıyor. Calvert yalısının yıkılmasından sonraki
malzeme ile Valilik Binası’nın yapımında kullanıldığı bilgisi var.
Şevket Ağan:
Valilik binası ile Erkek Sanat Okulu’nun binasının taşları aynıdır. Olasılıkla
binanın zemininde kullanılmıştır.
Ahmet Kolkoparan:
Duyumlarımıza göre Calvert ailesi evlerinin dahi idamesini sağlayamadıkları
için bahçeyi bırakıyorlar. Bahçe ayrılıyor ve sonrasında devamı geliyor.
Ahmet Kolkoparan:
Yine eski tarihli sayılabilecek bir fotoğraf. Doktor Abdürrahim Bey’in
binasının oralardan çekildiğini düşünüyorum.
Şevket Ağan: Hayır, bu kadar yakın değildir iki binanın arası, kendisi dayım olur, evi iyi bildiğim için söylüyorum ki aralarındaki uzaklık bu kadar kısa değildir.
Ahmet Kolkoparan:
Des Granges fotoğraflarıdır. Babası alman, Yunanistan’da doğmuş bir fotoğrafçı.
1861-1871 yılları arasında bir geziye çıkıyor topladığı albümde Çanakkale
civarından da fotoğraflar var. Şimdi bunları inceleyelim.
Ahmet Kolkoparan:
Kumkale fotoğrafını görüyoruz oldukça eski bir fotoğraf. Tümülüs civarından
çekilmiş bir fotoğraftır. Yaklaşık 150 yıl önce çekilmiş ama çeşitli
yöntemlerle günümüz halini kıyaslamaya çalıştığımız zaman denizin yerini bir
şekilde tespit edebiliriz.
Ahmet Kolkoparan:
Erenköy, uzakta Gökçeada’yı görüyoruz. Evlerin çatılarının olmaması epey
ilginç.
Ahmet Kolkoparan:
Dümrek istikametine doğru bir bakış.
Ahmet Kolkoparan:
Solda Bozcaada görülüyor. Çatılı bir bina var onun dışında çatılı bina çok yok.
Bu dönemde köy 5 ya da 6 bin civarında bir nüfusa sahiptir.
Ahmet Kolkoparan:
II. Abdülhamid dönemi fotoğrafları Çanakkale fotoğrafları arasında önemli yer
tutmaktadır. Maalesef çoğuna ulaşamıyoruz. 1876-1909 yılları arasında 33 yıl
tahta oturan II. Abdülhamit bu süre zarfında fotoğraflar çektirtiyor. Çekilmiş
fotoğrafları da toplatarak bir arşiv oluşturuyor.
Ahmet Kolkoparan:
Çimenlik Kalesi’ndeki tabyalar henüz inşa edilmemiş, burçlar henüz yıkılmamış.
Ahmet Kolkoparan:
Yakın geçmişin askeri hastanesi bugün devlet hastanesinin ek binası olarak
görev yapıyor. Solunda Anadolu Mecidiye Tabyası, II. Abdülhamid tabyaları elden
geçirttiğinin ertesinde çekilmiş bir fotoğraf. O dönem Anadolu Mecidiye tabyası
kışla pozisyonunda. Bu binanın Boğaz Komutanlığı’ndan girerken olan yerde orada
ise subayların binaları mevcut, hemen sonrasında at ahırları var. Sağ tarafa
doğru da bugünkü 18 Mart yazısının yazdığı yeri görebilirsiniz.
Ahmet Kolkoparan:
Normal şartlarda Saat Kulesi’nin görülüyor olması lazımdı ama cami minaresine
benzeyen yapı 1912 öncesi Saat Kulesi fotoğraflarında görünen minaredir. Bugün
Okullar Pazarı olarak bilinen yere tekabül eden bir camidir. Muhtemelen 1912
depreminde yıkılıyor. Savaş dönemi Çimenlik Kalesi fotoğraflarında kayıkhane
vardır. Hemen sonrasında Deniz Müzesi binası yapılıyor bu birinci kuşak
fotoğraflarındandır. Fotoğrafta dönemin Fransız konsolosluğunu görüyoruz,
fotoğrafın 1890’lı yıllarda çekilmediğini şuradan anlıyoruz ki Kilise henüz
inşa edilmemiş çünkü kilise izni 1890’lı yıllarda veriliyor.
Aşkın Koyuncu:
1800’lü yıllardan itibaren burada pek çok Avrupa devleti konsolosluğu var.
Fransız konsolosluğunun Tanzimat döneminde yapıldığını biliyoruz, Katolik
kilisesinin de ondan sonra yapıldığını biliyoruz. İlk girişim 1839 yılı,
kilisesinin gizli olarak yapılma tarihi 1848 sonrasında kilise olarak 1856
yılında tescil ediliyor. 1890’lı yıllarda fotoğraflarda gördüğümüz hallerine
kavuşuyoruz.
Ahmet Kolkoparan:
Bir diğer Çanakkale fotoğraflarını gördüğümüz kaynak ise Servet-i Fünun
dergisidir. 1891’li yıllarda yayınlanmaya başlamıştır.
Ahmet Kolkoparan:
Bu fotoğraf 1894 tarihli Serveti Fünun’da yayınlanmıştır. Truva Oteli’nin
önlerinden çekilmiştir. Kumsal şeklinde değil de sahil düzeltilmiş gibi
gözüküyor.
Şevket Ağan: Duvar
bir evin bahçesine mi ait?
Ahmet Kolkoparan:
Ters açıdan çekilmiş bir fotoğraf elimizde yok.
Aşkın Koyuncu: Bugün
Hasan Mevsuf Sokak emniyetin önüne çıkan cadde mevcut, 1890’da illkokulun diğer
tarafına alınıyor. Hasan mevsuf sokağın arkasında sıra selviler diye bahçeler
var. Fotoğrafın çekildiği yerin sağ arkası islam mezarlığı, duvarın olduğu
yerde özel bir mülk olabileceğini düşünüyorum.
Ahmet Kolkoparan:
97 yaşındaki Kemal Güngördü binayı annesinin Mr.’ın evi diye anlatırdı dedi.
Bende o anlatımdan sonra fotoğrafta görünen günümüzde Öğretmen Evi olarak
kullanılan binanın bir özel mülk olabileceğini düşündüm.
Aşkın Koyuncu: Okul
olarak yapıldığı çok belli ama belki işgal döneminde el konulmuş olabilir. Yapı
sonraki yıllarda muhtemelen tadilat geçirmiştir.
Ahmet Kolkoparan:
Bu fotoğraf Saat Kulesi’nin ilk halinin fotoğrafıdır. Yeşil Baş Dede Türbesi’ni
görüyoruz. Yeşil Baş Dede Türbesi, Saat Kulesi ve Vitalis’in evini bir arada
düşünürsek ortaya bir şey çıkar mı? Vitalis konağını ayırdığımızda mezarlığın
burada ne işi var? Benim düşünceme göre arkada görülen cami ile alakalı
olabileceğini düşünüyorum. Oradan kalabilir mi diye düşünüyorum.
Aşkın Koyuncu:
1896-1897 yıllarında yapıldığı yerde de daha önce de Ömer Çakır Saat Kulesi’nin
olduğunu söylemişti. Cami haziresinin olabileceğini düşünemiyorum çünkü arada
başka bir sokak, Çanakçılar sokağı adlandırılan bir sokak var.
______Saat Kulesi’nin ikincil bir saat kulesi olabileceğini
düşündürtüyor. Mesken olarak şu anki camiye baktığımız zaman sağ taraftaki
mezarlık oraya çok yakın duruyor. Saat kulesi o meydanda olabilir sonrasında bu
meydana taşınmış olabilir diye düşünüyorum.
Ahmet Kolkoparan:
Saat Kulesi’nin inşası ile ilgili genel bilgi yapım tarihinin 1897 olduğudur. Bu
fotoğraf 1894 yılındaki 210 sayılı Servet-i Fünun dergisinden alınmış bir
fotoğraftır.
Aşkın Koyuncu: O
zaman Ömer Çakır’ın söylemine geliyoruz saat kulesinin yerine başka bir saat
kulesi yapıldığı tezini doğruluyor fakat form olarak şimdikinin aynısı.
Ahmet Kolkoparan:
Saat Kulesi’nin katları ile ilgili bir yanılgı var aksine üstündeki şapka değiştiği
için başka bir kat eklenmiş gibi düşünüyoruz. Zamanımız sona erdi fakat sunuda
gösterilmeyen fotoğraflar kaldı, onları da önümüzdeki 23 Ocak 2019 tarihinde
gerçekleştireceğimiz yeni sohbette yorumlamaya devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder