23 Şubat 2018 Cuma

14 Şubat 2018 Eski Kent Fotoğrafları Okuma toplantı çözümlemeleri

14 Şubat 2018 Eski Kent Fotoğrafları Okuma çözümlemesi



Şahabettin Kalfa: Bu fotoğrafta gördüğümüz köprü 1890’lı yıllarda yapılmış. Bu köprünün adı Ezine Köprüsüdür. Üzerinde iki tane gidiş yeri vardır. Kalaslar yanlama döşenmiş, ondan sonra da uzunlamasına tekerleklerin geçileceği yer yapılmıştır.

Ahmet Kolkoparan: Fotoğraf 1900’lü yılların başından kalma olabilir.

Şahabettin Kalfa: Sarıçay’ın yatağı geniştir. At arabaları geçer. Yazın paçalarınızı sıvayarak, ayakkabılarınızı elinize alarak karşıya geçersiniz.


Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafı kaynaklar 1935 tarihli olarak vermiş. Yeni yapılan İnönü Köprüsü’nün sağında kalıyor diye düşünüyorum. Çimenlik Kalesi de kadraja girmemiş. Burada gözüken minare Fatih Camisidir.

Cevat İnce: Çimenlik Kalesi’nin uzantıları fotoğrafta gözüküyor.

Şahabettin Kalfa: Fotoğrafı sola kaydırın ve ben size söyleyeyim. Sağ taraftaki kapının olduğu yerin orası babaannem Saadet Kalfa’nın evinin bahçe girişidir. Oradaki görülen ağaç nar ağacıdır. Onun hemen yan tarafındaki alandan İnönü Köprüsü’nün geçişi var. Fotoğraf köprünün olduğu yerden çekilmiş.

N. Ali Hacıalioğlu: Çayın doldurulmadan önceki hali.

Şahabettin Kalfa: Benim 3 ya de 4 yaşındayken burada çekilmiş bir fotoğrafım var. Fotoğrafın arkasında gözüken evlerde onlar. Onun az ilerisinde Faytoncu Mehmet oturuyordu. Bu kısmın ön tarafında bir sokak vardır o Nalbantlar sokaktır. Fotoğrafta görünen binalarda kimlerin oturduğunu bilmiyorum.

Ahmet Kolkoparan: O dönemlerde burada palamut depoları var mıydı?

Şahabettin Kalfa: Yolun bu tarafında yoktu diğer tarafında vardı.

Cevat İnce: Şimdi de Kilitbahir Kalesi’nin olduğu tarafa bakalım. Orada Çimenlik’in arkasındaki binaları görüyoruz. Şu anda onun önü biraz daha dolmuş durumda. Orası Sarıçay’ın tam ağız kısmıdır.


Şahabettin Kalfa: Köprünün dibindeki set boyu yolunun üzerinden çekilmiş bir fotoğraf. Fotoğrafın sol tarafında değirmen vardı, Ermeni birisine aitti. Bu yol dümdüz bir şekilde şimdiki gibi Askerlik Şubesine gitmiyordu. Bu yol doğrudan Kurşunlu Cami’ne sapan yola giriyordu. Atatürk Caddesi sonradan açıldı.

Ahmet Kolkoparan: Kilise sokağı olarak geçen kısım neresi oluyor?

Şahabettin Kalfa: Asaf Paşa Caddesi oluyor. Yahudi Mahallesi’nin üst tarafında Askerlik şubesinin önünden İstiklal İlkokulu’nun önüne devam eden oradan çıkmaz sokağa giren, Hasan Mevsuf sokak dediğimiz Cumhuriyet Okulu’nun olduğu alana giren alan Rum Mahallesi olarak geçen alan. Orası çıkmaz sokaktı. Atatürk Caddesi açıldıktan sonra açık hale geldi.

Ahmet Kolkoparan: Çınarlık genişlik olarak ne kadardı? Şimdiki Set Boyu caddesini kaplıyor muydu? Orada bir yol var mıydı o zamanlarda?

Şahabettin Kalfa: Oradaki bugünkü Namık Kemal Mahallesi’nin adı Çınarlık Mahallesi’dir. Kurşunlu Cami’nin adı Arap İbrahim Paşa Cami’dir. Arap İbrahim Paşa yapılmadan evvelki cami Çınarlık Cami’dir. Ahşap bir camidir, bir yangında Çınarlık Cami yanar onun yerine Biga Mutasarrıfı olan İbrahim Paşa, halk arasında Arap İbrahim Paşa diye adlandırılır, oraya bir cami yaptırır. Mahallenin adı Çınarlık Mahallesi’dir. Çınarlık ekildiği için, Çınarlık Cami, Çınarlık Mahallesi burası da mesire alanı Çınarlık olarak geçer. Bunun hemen karşı tarafında, duvarın dış kısmındaki yerler mezarlıktı. Müslüman, Ermeni, Rum, İngiliz mezarlığı olarak uca kadar gidiyor. Temeller kazılırken bakılsaydı daha net bilgi çıkartılabilirdi.


Ahmet Kolkoparan:  Blogda paylaştığımız 3 fotoğrafın dışına çıktık, yardımcı fotoğraflardan bahsedelim. Burası Troya Köprüsü’ne doğru bir alan olabilir mi? İngiliz mezarlığını dönerken kot farkı başlıyor acaba bu fotoğraf oradan olabilir mi?

Şahabettin Kalfa: Sonraki süreçte doldu oradalar, çay paçalarınızı sıvayıp geçebileceğiniz kadar geniş bir alandı. Su ayak bileğinize gelmezdi.

N. Ali Hacıalioğlu: Dolmuş olsa dahi yine de kot farkı vardı, oraya benziyor.


Ahmet Kolkoparan: Bu kafa karıştırıcı bir fotoğraf. Silüet her ne kadar Kilitbahir ve sırtlarını gösterse de 1935 diye bahsettiğim fotoğrafın en sağ kısmına çok benzese de yine de konuşalım istedim. İşgal dönemi, şapkalar Fransız askeri gibi duruyor.

Şahabettin Kalfa: burası olsa olsa Kara Menderes’in döküldüğü yer olabilir. Bu kadar geniş bir su kütlesi ile karşılaşmamız mümkün değil.

Cevat İnce: Bu fotoğraf bence de Sarıçay değil.

N.Ali Hacıalioğlu: Köprüde benzerlik var.

Şahabettin Kalfa: Biga’da Ezine’de aynı şekilde yapılmış köprüler var.

Cevat İnce: Biga’da Fransız askeri yok. Kumkale tarafı olabilir.

N. Ali Hacıalioğlu: Kumkale’de böyle bir köprü var mı?

Şahabettin Kalfa: Karamenderes’in suyu ile Sarıçay’ın suyu aynı değil.

N. Ali Hacıalioğlu: Bizim buradaki köprüye çok benziyor sanki Avcılar kulübünün oralardan çekilmiş bir fotoğraf gibi.

Cevat İnce: Bir önceki fotoğrafa yeniden gelebilir misiniz?

Cevat İnce: 20 küsür göz açıklığı var. Şimdi diğer fotoğrafa bakalım

Cevat İnce: Ortasına kadar geldiğimizde 20 tane sayıyoruz, daha uzun. Bir tarlanın kenarı gibi duruyor.

Şahabettin Kalfa: Bu tarafta tarlaların olması lazım. Bir dolgu toprak var gibi duruyor.

Cevat İnce: Üzerinden araç geçmiş yol gibi duruyor.

Ahmet Kolkoparan: İki fotoğrafı yan yana koyarsak.
 



Ahmet Kolkoparan: Ağaç yapısını benzettim. Biz sol taraftaki fotoğrafta çayın ağzını görüyoruz, sağ taraftakinde ise Avcılar Kulübünün oradan bakıyor diyebiliriz.

N. Ali Hacıalioğlu: Çanakkale’de böyle bir köprü var mı?

Şahabettin Kalfa: Ezine Köprüsü ile Biga Köprüsü benzer köprülerdir.

Cevat İnce: Biga olamaz çünkü Fransız işgali yok. 


Şahabettin Kalfa: Karşı tarafta bir bina var o bahçe içindeki evdir.

N. Ali Hacıalioğlu: Diğer fotoğraf sanki karşı sol taraftan çekilmiş gibi.

Cevat İnce: Bu açıdan bakınca köprünün uzunluğu diğerinin uzunluğuna denk geldi.

Ahmet Kolkoparan: Benim dikkatimi kenardaki yağ lambaları çekti. Bu fotoğraf 1903 tarihinde postalanmış bir kartpostalın üstünden alınmış.

Şahabettin Kalfa: Köprünün yapılışı Asaf Paşa zamanıdır. Asaf Paşa’nın burada olduğu tarihlere bakmak lazım. Kırmızı köprünün yapılışındaki Ahmet Fehim Bey’in oyunu buraya geldiğinde o oyunu yetkililer oynatmak istemiyor. Köprünün yapılması ile ilgili kendi durumlarını ifşa edeceği için karşı çıkıyorlar çünkü 2000 liraya yakın para isteniyor. Asaf Paşa askerlerle beraber yapıyor bu köprüyü 1200 lira civarında bir masraf çıkıyor.

Ahmet Kolkoparan: O zamana kadar nasıl geçiliyor?

Şahabettin Kalfa: Çaydan geçiliyor. Sığ olduğu için rahatlıkla geçilmiş. 1962-1964 senelerinde her tarafı su bastığında köprüden geçilemedi. İnsanlar indirip bindirilerek geçtiler.


Cevat İnce:  Açı değişince ciddi fark gözüküyor. Solda yine kapı gözüküyor.

Ahmet Kolkoparan: Köprü yeniden yapılmış olup da aralıklar değişmiş olamaz mı?

Şahabettin Kalfa: Değil.


Şahabettin Kalfa: Bu kıyıdaki alan. Kıyıda Kesikbaş Dede’ye kadar giden kısımda arkada yol var. Sarıçay’ın bu kıyısında kot vardır, diğer kıyısında yoktur. Nereden baksanız bir buçuk, iki metrelik yol dolgusu var orada.

Cevat İnce: En ilerideki adamların durduğu yer var ya orada kot olduğunu görebiliyoruz.

Ahmet Kolkoparan: Oralarda ev olduğunu varsayarsak.

Şahabettin Kalfa: O taraflarda ev yok sadece orada Nakşibendi Tarikatı’nın bir dergahı var. Bugünkü Anafartalar Cami’nin yakınındaki bir alan orası. Reşat Nuri Güntekin hatıralarında o dergahı anlatıyor.

Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğraf 1910’lu yıllara ait bir fotoğraf.

N. Ali Hacıalioğlu: Sanki insanların durduğu yer az önce kot farkından bahsettiğimiz fotoğraftaki aynı yerden çekilmiş gibi duruyor. Sanki aynı zaman diliminde çekilmiş.

Ahmet Kolkoparan: Bunlara çok rastlıyoruz hatta ters açıdan çekilmiş 3 ayrı fotoğraf biliyorum. Çay kenarında kurban kesildiğine dair bir bilgi hatırlıyorum.

Şahabettin Kalfa: O dönemde, benim çocukluğumda herkesin kazı, ördeği vardır. Sabahları dereye iner akşamları da herkes kazını çağırırdı.


Şahabettin Kalfa: Deminki yükseklik dediğiniz yer bu kadar. Şimdi tam Avcılar kulübünün arkasındayız. Mesire yeri ve tarlalar vardır. Bugünkü havaalanının olduğu yere kadar uzanır. Burada sadece Nakşibendi Tarikatının olduğu alandır. Troya Köprüsü ile Atatürk Köprüsünün arasındaki alana tekabül eder.

Ahmet Kolkoparan: Selvilerin olduğu yer İngiliz Mezarlığı mı?

Şahabettin Kalfa: Büyük ihtimalle orasıdır.



Ahmet Kolkoparan: İşgal döneminde çekilmiş bir fotoğraf.

Şahabettin Kalfa: At arabalarını kum alırken görüyoruz. Bir elek koyarlar, eleğin içinden arabaya atarlardı.



Ahmet Kolkoparan: Bu ikinci bir fotoğraf. Az önce bahsetmiştim iki tane fotoğraf aslında aynı gün çekilmiş.

Şahabettin Kalfa: Sarıçayın kenarından içeri giren arabalar, takip ederek Ezine Caddesi’nin oraya, kıyıya çıkarlardı.

Ahmet Kolkoparan: Arkada gözüken bina çok görkemli bir bina.

Cevat İnce: O büyüklükte kimin evi olabilir?

N Ali Hacıalioğlu: Daha önce bahsedilen han o bina olabilir mi?

Şahabettin Kalfa: Bu fotoğraf bugünkü köprünün üstünden çekilme bir fotoğraf. Müstantik Han tuğla yapılı bir binaydı burada görülen taş yapılı bir bina.

Cevat İnce: Binanın yapısı itibariyle ya han ya okul ya da devlet kurumu olması gerekir.

Ahmet Kolkoparan: Bahsettiğimiz Çimenlik ile Hamidiye’nin arasındaki köprü burada seçiliyor.


Şahabettin Kalfa: Küçük köprünün olduğu yere yakın bir bina orası, eski itfaiyenin oralar diyebiliriz.



Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafta az önce gördüğümüz binanın hemen yanından çekilmiş.

Cevat İnce: Develerde önünde olduğuna göre han olma ihtimali yüksek. Taş bina, önünde sundurması var.

Ahmet Kolkoparan: Bu köprü de Hamidiye Çimenlik arasındaki köprü.

Şahabettin Kalfa: Çınarlığın hemen dibi su kenarında piknik yapılıyor. Genelde çay kenarında Hıdırellez kutlamaları yapılırdı.


Ahmet Kolkoparan: Dardanelles demiş, Çınarlık diye özellikle belirtmiş, tarih olarak da kartpostal tarihi 1904 yazıyor. En üstteki yuvarlak da sonradan vurulmuş bir damga. Çay kenarında böyle bir yapı hatırlıyor musunuz?

Şahabettin Kalfa: Su deposunun yapılışı 1900, su deposu olabilir.

Ahmet Kolkoparan: Bugünkü Troya Köprüsü’nün olduğu yerden de çekilme ihtimali var, karşıda görülen siluet Kilitbahir namazgahın üstleri gibi de duruyor.

Şahabettin Kalfa: Oradaki bina iki katlı olarak gözüküyor. Su deposu tek katlıydı. Bu gözüken bina su deposu değil.

Cevat İnce: Orası özel mülk olabilir.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kentler Anlatılınca Güzeldir sloganı ile çıktığımız bu yolculukta kentimizi anlatmaya ve paylaşmaya devam ediyoruz. Eylül ayından itibare...