11 Nisan 2018 “Eski Kent
Fotoğrafları Okuma” etkinliği toplantı çözümlemesi
Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafı Çanakkale’ye çok benzetiyoruz ama
açıkçası bazı detaylar biraz kafa bulandırıyor.
Şahabettin Kalfa: Bu tip fotoğraflarda akıl yürütmek oldukça güç.
Ahmet Kolkoparan: Sol tarafı görmezsek İskele Meydanı’ndan Saat
Kulesi’ne dönüş olarak düşünebiliriz. Sol tarafa olan yakınlığı, bu kadar dar
olması o ihtimali çürütüyor.
Şahabettin Kalfa: Bir cami çıkışı olduğu kesin.
Şevket Ağan: Çanakkale fotoğrafı olduğu kesin mi?
Ahmet Kolkoparan: O kesin. Bazı fotoğraflarda yanılgılar oluyor ama
bu fotoğraf Çanakkale fotoğrafıdır. Kapının yanında bir ilan panosu var,
Osmanlıca Singer yazıyor.
Şahabettin Kalfa: Yalı Caddesi’nde bir Singer bayi vardı ama
Osmanlı döneminde de orada mıydı bilemiyorum.
Şevket Ağan: Bina tarzı olarak dedelerimizin eski dükkanlarına
benziyor. O yüzden Yalı Caddesi olarak düşündüm ama Yabancılar Oteli olması
lazım onu göremedim.
Ahmet Kolkoparan: Bu bina hala daha ayakta olan bir bina. Şu anda
Koruma Kurulu’nun olduğu binanın eski hali. İşgal döneminde İngilizlerin geri
hizmette görevlendirdiği Hintli askerleri görüyoruz. Ordu Evi lokantası gibi
bir amaçla kullanılmış. Bugünkü ÇOMÜ binası ise Subay Ordu Evi olarak
kullanılmış.
Şahabettin Kalfa: Burası kentin en uzak noktalarından biriydi. Bu
bina 18 Mart İlkokulu ile beraber yapılmış Hasan Rami döneminden kalma bir
bina, onun köşkü olarak geçer. Bu binaların dört tarafları cumbalıdır. Bu da
idari bina ya da misafirhane olarak kullanılmış olabilir. Burası eski Vali
Konağı. Hasan Rami Paşa 1908’de Çanakkale’de Akdeniz Filo komutanlığından
bahriye nazırlığına terfi ederek İstanbul’a gidiyor. Onun öncesinde 10 sene
mecburi hizmet olarak burada kalıyorlar. 1908 senesinde buradan gidişi de
görevi suiistimal suçlamaları neticesinde oluyor. 1908’de tutuklanıyor ve
tutuklanınca da hatıralarını yazıyor. Hatıralarında gemilerini Çanakkale’ye
nasıl getirdiğine dair bilgiler veriyor.
Bu bina, askeri hamam yani o bölge onun kontrolünde. 18 Mart İlkokulu da
hastane olarak kullanılıyor. 1938 senesinde hastane yapıldıktan sonra okul
oluyor. O bölgede ilkokul olarak Muhtelif Mevki Müstahkem Numune Mektebi var. O
da şu anda Özel İdare Lojmanın olduğu noktaya denk düşüyor. Kendini akladıktan
sonra buraya geliyor ve bütün yerleri özel idareye bırakıyor. Bu binanın
dediğiniz amaçla kullanılması söz konusu değildir.
Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafa baktığımız zaman Saat Kulesi ve ÇOMÜ
binası haricinde hiçbir bina günümüze ulaşmamış. Fotoğrafı önemli kılan
özelliklerden bir tanesi de tam fotoğrafın sol tarafındaki yer Alman Sokağı’nın
girişine tekabül ediyor. Üçgen çatılı ikiz binaların olduğu yerde bugün Piri
Reis Müzesi olarak kullanılan Sahil Sıhhiye Binası’nı görüyoruz.
Şahabettin Kalfa: 1930’lu yıllara kadar o sahilde denize
giriliyordu. Bugün Belediye Sosyal Tesisleri olarak kullanılan binanın önünden
denize girildiği söyleniyor. Sokağın olduğu yer uzun binaların olduğu yer
olmalı.
Ahmet Kolkoparan: Bunu şu bilgiye dayanarak söyledim ki fotoğrafın
Calvert konağının olduğu taraftan çekilmiş hallerinde sokak orada gözüküyor.
Aynı kartpostalın 1903 tarihlisi de var. Saat Kulesi 1912 öncesine ait
görüntüsüdür.
Şahabettin Kalfa: Onun hemen önündeki bina Hükümet binasıdır.
İskele yoktu o zamanlar hepsi denize sıfırdı. Beyaz binalar benim bildiğim
kadarıyla un fabrikası olarak kullanılıyordu. Orada da bir iskele var.
Şevket Ağan: Hemen yanındaki sıra binalar nedir?
Şahabettin Kalfa: Maalesef orası olduğu gibi yıkılıp hükümet binası
olarak kullanılan bir yerdir. Valiliğin yanındaki binalar, hükümet binası
yapılmadan orada iki katlı bina vardı. Beden Terbiyesinin durduğu binaydı, 1936
sonrasında Çanakkale Belediyesi’ne de hizmet vermiştir. Kalenin yanındaki
belediye binası 1936 yılı ile beraber askeriyeye devredilince o alan Merkez
Komutanlığı binası olarak işlevlendirildi ve belediye buradaki binaya geldi.
Şahabettin Kalfa: Yan yana aynı tip iki binanın önündeki denizin
içinde gibi gözüken binanın ne olduğunu çözemedim.
Ahmet Kolkoparan: Kıyaslamak için bir fotoğrafla beraber
değerlendirelim.
Ahmet Kolkoparan: Buradaki binanın arkasının göründüğü fotoğraf bu
fotoğraftır. Bu fotoğraf Samsun fotoğrafı olarak paylaşılsa da üzerinde yazdığı
gibi tam olarak Çanakkale fotoğrafıdır.
Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafın az önce gösterdiğimiz tütün
mevzusunun geçtiği bölgeye ait olduğunu düşünüyorum. İnönü Caddesi
doğrultusunda çekilmiş bir fotoğraf.
Şahabettin Kalfa: Necip Paşa,1885 yılında İstanbul’a gidip Fatih
Vakfiyesi’nden yeri satın alıyor. Ondan sonra aldığı araziyi ikiye böldürüp ön
tarafını karısının üstüne arka tarafını kendisinin üstüne yaptırıyor. Ev, onun üzerine yaptırılıyor. O sırada kızı
rahatsızlanıyor. Kızı vefat edince Kilitbahir’e defnediliyor. Necip Paşa da
ardından üzüntüden dolayı vefat ediyor ve vefat etmeden önce karısına kendisi
adına cami yapılmasını vasiyet ediyor. 1902’de cami yapımının bitmesinin
ardından sonraki süreçte yalnız kalan kadın bunalıma giriyor ve konağı Madam
Hettie’ye satıp kentten ayrılıyor.
Şahabettin Kalfa: Fotoğrafın tarihini 1933 olarak tahmin ediyorum.
Ahmet Kolkoparan: Bu da yine aynı döneme ait, Öğretmen Evinin arka bahçesini gösteren bir fotoğraf.
Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafta Fatih Camisini ve sağ tarafında
haziresini görüyoruz. Bu fotoğrafın
çeşitli versiyonlarını paylaştığımda bir hataya düşmüştüm. Bu fotoğrafları
Nedime Hanım Mektebi’nin yan tarafında aynı adı taşıyan sokağın bitişiğinden
çekildiğini düşünüyordum ama Dizdar Cami aklıma gelmemişti. Detaylı inceleme
sonucunda bu fotoğrafların Dizdar Cami minaresinden çekildiğine kanaat
getirdim.
Şahabettin Kalfa: Tamamen yıkılmadı, çatlamalar oldu. O dönemde
depremler sürekli olduğu için çatlamalar neticesinde içerisine girilmedi. Ben
ortaokuldayken de deprem olmuştu. Sınıftaydık, Matematik öğretmenimiz Tevfik
Bey vardı, sıranın üzerinde uyuyordu. Biran da “kürsüyü kim salladı,” diye
yerinden sıçradı. Sınıfa bağırdı, biz hepimiz dışarı kaçtık. Ben merdivenlerin
yan tarafındaki camdan aşağıya sarkarken düştüm ve kolumu kırdım. O nedenle
sürekli deprem olduğu için caminin içine girmek risktir.
Caminin yan tarafında bir tane
bina var. O bina hala ayaktadır. Hasan Rahmi Paşa döneminde yapılmış bir
binadır.
Ahmet Kolkoparan: Denizde de Ayvalık ve Derince gemilerini
görüyoruz.
Ahmet Kolkoparan: İşte meşhur Dizdar Camisini görüyoruz. Nedime
Hanım Mektebi, Rum Kilisesi de gözüküyor.
Şahabettin Kalfa: Tam olarak Askerlik Şubesi'nin yerini görüyoruz.
Ahmet Kolkoparan: Muhtemelen savaşın hemen sonrasındaki dönemlerden
kalma bir fotoğraf. Dizdar Camisi savaşta pek fazla zarar görmemiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder