3 Kasım 2018 Cumartesi

31 Ekim 2018 Eski Kent Fotoğrafları Okuma VIII etkinlik çözümlemesi



31 Ekim 2018 Ahmet Kolkoparan Eski Kent Fotoğrafları Okuma VIII etkinlik çözümlemesi

Ahmet Kolkoparan: İkinci serimizin ilk programına hepiniz hoş geldiniz. Bugün özellikle savaş
 İşgal yılları konusu üzerine 4 klasör oluşturdum. İzninizle savaşın izleri klasörümüz ile başlayalım.



Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafta görünen Kurşunlu Cami, hemen arka tarafındaki sokaktan çekilmiş bir fotoğraf. Cami'nin bize doğru bakan tarafında mezar taşları görünmekte belki de zamanla o taşlar taşınmış olabilir.





 Ahmet Kolkoparan: Çimenlik Kalesi'nde savaşın hemen ardından çekilmiş bir fotoğraf. Hasar olduğu gibi duruyor özellikle caminin çatısından belli oluyor. Minare zarar görmesin diye hasarı temizleniyor, muhtemelen 1916 tarihli bir fotoğraf. 




 Bu da pek bilinmeyen bir fotoğraf ve ilginç bir yerden. Bugün ayakta olmayan, Nedime Hanım Mektebi'nin hemen yan tarafında olan Dizdar Cami'nin minaresinden çekilmiş. Solda dönemin Efrad okulu binaları görülüyor. Fotoğrafın kapsadığı alan şu anki görüntüsünden çok daha farklı.



 İlginç bir fotoğraf aslında sıra ile 3 tane fotoğraf göstereceğim, daha net seçilsin diye üçe böldüm. Çimenlik Kalesi'nin Çanakkale'ye bakan surlarından çekilmiş. Sağda Fatih Cami görülmektedir. Fatih Cami'nin arkasından günümüzdeki Öğretmen evi görülmektedir. Sol tarafında ise Cumhuriyet Meydanı'nda o dönem bulunan Müslüman mezarlığının kapısı gözüküyor. Arka tarafta Hastane Bayırı bile gözüküyor zaten yamaç bomboş. Ağaçlık olarak gözüken alan şimdiki Halk Bahçesinin olduğu yer. 



Bugün askerlik şubesinin hemen ön tarafında Atatürk Caddesi'ni de kapsayan yerdeki bina Rum Kilisesi, Kurşunlu Camii ve İstiklal İlkokulu'nu eski adıyla Rum Kız Mektebi'ni de görüyoruz.



Sıkça görülmeyen bir manzara. Çimenlik Kalesi'nden Sarıçay'ın devamı, yakın geçmişin Harmanlık Mahallesi, eski kentlilerin buralar zamanında bataklıkmış dediği yerler.Görünen iki katlı yapı çiftlik evi tarzında bir yapı olabileceğini düşünüyorum. Var olan çadırlar ise işgal dönemindeki işgal askerlerinin çadırları diyebiliriz.


Bu da nadide bir fotoğraf ben ilk kez gördüm sizlerin de ilk kez gördüğünü düşünüyorum. Aslan Abla sokak civarından çekilmiş bir fotoğraf. Sokak ismi vererek tanımlama yapıyoruz ama o dönemlerde her yer yıkıntı olduğu için her hangi bir yıkıntının üzerine çıkılarak da çekilmiş olabilir. Bacaların ayakta olduğunu görüyoruz, bu bölgede savaşın en hararetli zamanlarında yangın çıktı. Muhtemelen evler ahşap olduğu için yanarken sadece evlerin taş olan bacaları kalmış.


Bu da yine Çimenlik Kalesinden net tarihi 1922-1923 olan bir fotoğraf. Az önce Dizdar Cami'sinin minaresinden çekilmiş bir fotoğraf göstermiştim, Dizdar Camisi burası, Nedime Hanım Mektebi'ni de görüyoruz. Cami sonraki yıllarda yıkılıyor. Nedime Hanım Mektebi'nin yan karşısında Ermeni Kilisesi ve Sarıçay boyundaki ağaçları görüyoruz.

 Diğer klasörümüz işgal yıllarındaki fotoğraflardan olmuş bir klasör. Chanak ibaresini gördüğünüz anda anlamalısınız ki o fotoğraf işgal yıllarında çekilmiştir. Türkler Kale-i Sultaniye olarak kullanıyorlar. Kale i Sultaniye padişahı anımsatan bir isim olduğu için onu yıkmak istemiyorlar. 1840'lardan itibaren genel olarak İngilizlerde Chanak ismini görüyoruz.

Peki Dardanelles?
Dardanelles boğazın iki kenarını ifade etmek için kullanılıyor. Eceabat da Dardanelles olarak kullanılıyor. Chanak ismi Malezya'da da var, Dardanelles ismi ise Amerika'da da, bazen karıştırmalar olabiliyor. Daha ilginç bir şey söylemem gerekirse geçtiğimiz günlerde bir fotoğraf beni yanılttı. Sonrasında altındaki bir ibare dikkatimi çekti. Adriyatik denizinin tam Akdeniz'e çıkarken olan noktasına da zamanında yabancılar Dardanelles demiş. Boğazı kapsayacak şekilde kullanmışlar.

Bu fotoğrafta görülen en belirgin mekan Fransız Katolik Kilisesi, yeri şu anda Vakıf İş Hanının olduğu yer. Denizde görülen iskele ayaklarını, 1900'lerin başında görülen bir fotoğrafta iskelenin tamamını görebiliyoruz.


Cumhuriyet Okulu işgal döneminden,1922 tarihli bir fotoğraf. İngilizler kısa süreli karargah olarak kullanmışlar.


Az önce gördüğümüz okulun ön tarafından bir fotoğraf. Fotoğrafları analiz ederken bazı detayları akılda tutmak lazım. Bunun ön tarafındaki beton zemin seçilebiliyor. Bazı fotoğraflarda beton zemin yok. Bunu dahi aklınızda tutmak tarih saptaması yaparken işinize yarıyor.


Çanakkalelilerin Tatarlar Camisi olarak bildiği Kayserili Ahmet Paşa Cami, Küçük Köprü yok, çay kenarındaki genişliğini görüyoruz. Sağ tarafta caminin minaresi yıkılmış, sol tarafında bugün Kuran Kursu olarak kullanılan binayı bugünkü haline çok benzer bir şekilde görüyoruz. Çay kıyısının oldukça geniş olması dikkat çekici.


Posta binasının bu kadar net bir şekilde gözüken başka bir fotoğrafını bulmak epey zordur.. Soldaki ağaç yıllar sonraki fotoğraflarda daha da büyümüş olarak karşımıza  çıkıyor. 


Bu sokak Yalı Cami'nin önündeki sokağa tekabül ediyor. İlk başlarda neresi olduğuna dair epey düşündüm. Üst kattaki pencere stillerinin hala daha korunduğunu görüyoruz. Fotoğrafta işgal askerlerini görmediğimiz için savaş yılları sonrası ya da öncesi olarak düşünebiliriz.


Bu fotoğrafın diğer fotoğrafın çekildiği yerden 90 derece dönerek çekilmiş olabileceğini düşünüyorum. Fotoğrafta görülen yerde şu anda market var, bilindiği üzere köşesi kesik olarak bir bina var ama o yıllarda böyle bir kesiklik göremiyoruz.


İşgal yıllarında Fransız askerlerinin şehre girişi, bugünkü Pazar yerinin orası, bildiğimiz set boyu. Bakış açısı olarak bizden tarafın Pazar yeri olduğunu düşünürsek muhtemelen arkamızı denize alarak çekilmiş bir fotoğraf. Bu kadar yoğun ağaçların olduğu yer ise bugünkü kantarlar bölgesinin orası diye düşünüyorum. Tabi o zaman düşünebiliriz ki Fransızlar nereden giriş yaptılar, nereden geliyorlar?


Arkada görünen Cumhuriyet Okulu, askerler eski devlet hastanesinin bulunduğu alanda eğitim yapıyorlar. 

 Bu fotoğraf da yine tespiti zorlaştıran bir fotoğraftır. Kayserili Ahmet Paşa Caddesi, sağda bugünkü Çanakkale Evi, belli belirsiz görünen yer Çiftlik Market'in bulunduğu bina, tam arkada çatısının bir kısmı görünen yer ise Calvert Yalısı. Daha sonrasında Halk Evi olarak kullanılacak olan binayı görüyoruz. 1932 haritasında ve Halk Evi tabelasının olduğu fotoğrafı biliyoruz. Bazı kişiler yaşadıkları dönemi baz alarak değerlendirme yapıyorlar fakat değişimi yok saymamak lazım. Çanakkale, ilginçtir ki 1890'lı yıllardan sonra inanılmaz mimari değişimler geçiriyor..Bu sokak o zamanlar Calvert yalısının arka bahçesi ve özel alan olduğu için kapalı.

O zamanlardan beri kıyıya yapılaşma mı var?

O zamanlar köyden büyük, kasabavari bir yer. Savaştan sonra revaçta bir yer olmaya başlıyor, göç almaya başlıyor. Öyle olunca yeni yollar, yeni mahalleler yapmak lazım, bununla beraber değişim başlıyor. 1880'lerde ya da 1890'larda bugünkü Halk Bahçesi'nden Necip Paşa Camisi'ne kadar hiçbir şey yok. 1900'lü yıllardan sonra ufak ufak binalar yapılmaya başlıyor. Bugün Piri Reis Müzesi olarak kullanılan eskilerin Sahil Sıhhiye binasının yapım tarihi 1902, binanın yerine başka bir binanın olduğu fotoğraflar da var. Fotoğrafın tarihi 1897 ile 1903 arası olarak tarihlendirilmiş.


Bu fotoğraf ilk kez karşımızda, yine az önce göstermiş olduğumuz nokta. Çiftlik Market'in önündeki bir çeşmeden bahsetmiştim işte o çeşmeyi görüyoruz. Elde ettiğim bilgilere göre 1930'lu yıllara kadar orada çeşme duruyor. Fotoğrafta gördüğümüz İskoç birliğinin bando takımı.



Bu fotoğrafta da bir önceki fotoğraftaki bando takımının nereye gittiğini görüyoruz. İskele Meydanı'ndan Saat Kulesi meydanına giriş yapıyorlar. Şu anda iskele meydanını görmektesiniz. Burası şeklen değişime uğraşmış. Yan tarafta İngiliz Eczanesini görüyoruz. Buradan da muhtemelen Çimenlik Kalesi'ne gidiyorlar.

Mimari değişim mübadele yıllarından sonra daha da mı artıyor?


Tabi, onların kültürüne göre bir mimari varken daha çok bizim kültürümüze uygun evler yapılmaya başlanıyor.

Neresi olduğunu tahmin eden olur mu acaba? Burası yüzde yüz Çanakkale bölgesinden çekilmiş bir fotoğraf. Burası Gazi İlkokulunun hemen karşısı,görülen siyah karartı Anadolu Mecidiye tabyası, 18 Mart 1915 yazısı da gözüküyor. İki değirmenin olduğu yer otopark ile eski Merkez Ortaokulunun olduğu yere tekabül ediyor. Tam olarak Orman İşletme Lojmanlarının olduğu yer diyebiliriz. Çekildiği tarih 1900'lü yılların ilk beş yılına denk geliyor. Görüldüğü üzere o zamanlar tarım arazisi olarak kullanılıyor. 


Bu fotoğrafta İskele Meydanına bugünkü ÇOMÜ binasının balkonundan bakıyorsunuz. Beyaz binanın olduğu yer bugün arabalı vapura binilen yer. Görmüş olduğunuz sokağın adı İskele sokak olarak geçiyor. Bugünkü Polis evine doğru çıkan bir sokak var. Burada en az 4 ya da 5 adet günümüze kalmayan, yok olmuş sokak var. Arkada görülen yer Hastane Bayırı. Fotoğrafın üstünde Çanakkale'den fotoğraf alıp bunlardan kartpostal hazırlayıp gemilere satan kişilerden birinin klişesi yer alıyor. 1840'lı yıllarda Osmanlı'ya fotoğraf gelince özellikle yabancı uyruklulardan, levantenlerden ya da dışarıdan gelen fotoğraf eğitimi almış  kişiler II. Abdülhamit'in fotoğrafa olan ilgisinden dolayı çalışma imkanı buluyorlar. Bu imkan iyi ki bulunmuş ki o döneme ait fotoğraflar bize ulaşıyor. Yoksa sadece işgal döneminde çekilmiş fotoğrafları görebilirdik. Bu da Ermeni asıllı bir Fransızın Çanakkale fotoğraflarından hazırlamış olduğu bir fotoğraf. Bina aslında birçok Çanakkale fotoğrafına görünen bir bina. Ancak bir türlü yeri tespit edilememişti ama hepsini bir araya getirerek bugünkü yerini tespit edebildik. Deniz Bankın ön tarafı şu anda Manolya ağacının olduğu yerlere tekabül ediyor.  

1915 yılında uçaktan çekilmiş bir Çanakkale fotoğrafı, Çanakkale, Atatürk Caddesi'nden Cumhuriyet Meydanı'na doğru ve Sarıçay ile sınırlı bir alan içerisinde oluşmuş.


 O yıllarda herhalde yine bir okul olsa gerek ama bahçesinin intizamlı olması bizi düşündürüyor. Sonraki yıllarda aynı manzara ile karşılaşmıyoruz. 1890'lı yıllardaki Öğretmenevi binasıdır. Kemal amcamız bu binanın özel mülk olduğundan bahsetmişti. Hatta İngiliz ismiyle andı. Bu fotoğraf ise Orta Mektep olarak kullanıldığı zamanlardan kalmadır. 


 Bu da ilginç bir fotoğraf. Bu fotoğraf 1890'lı yıllarda çekilmiş. Görmüş olduğunuz Fransız Kilisesi fakat bazı kayıtlarda kilisenin 1890'lı yıllarda onarım geçirdiği yazar ona mı denk geliyor yoksa ilk çan kulesinin inşası mı? Onun da 1890'larda inşa edildiğini biliyoruz. 1890'lara kadar gizli saklı ibadet edilirken 1890'lı yıllarda padişahtan alınan özel izinle kilise inşa ediliyor. Belki de o yıllara ait ve görülen kule de o izinle inşa ediliyor.

Bu fotoğrafın 1912 öncesinden olma olduğu kesin bunun nereden anlıyoruz diye soracak olursanız, Saat Kulesi'nin 1912 öncesi halini görüyoruz. Deprem daha gerçekleşmemiş ve yıkılmamış. Genelde bu rıhtımda daha çok iskele ve gemilerin yanaşacağı alanlar söz konusu. Savaşta diğer tarafa kayıyor. Savaş döneminde İngilizler bugünkü Truva Atı ile Necip Paşa Camisinin arasına iskeleler kurarak orayı kullanıyorlar.
Fotoğraf epey bakımsız ve kötü durumdadır.

Ahmet Kolkoparan: 1890'lı yılların sonları ya da 1900'lü yılların hemen başı olduğunu düşünüyorum. İkisi arasında kıyaslama yapacak olursak beyaz bina ikisinde de görülürken önü biraz daha karmaşık biraz daha kalabalık görünüyor. Fotoğrafın en sağı Donanma Çay Bahçesi'nin olduğu yer. En solda ise Calvert Yalısı görünmektedir. Sahili kullanma alışkanlığının çok daha eskilerden geldiğini düşünüyorum. Şehrin oluşumu önce kalenin arkasında başlıyor, bugünkü Ermeni Kilisesi'ne kadar uzanıyor, daha sonra yan tarafa kayıyor. İlk oluşum esnasında haliyle Çimenlik Kalesi'nin içerisindeki iskeleler yetersiz gelince, Levanten sistemi gelmeye başlayınca dışarı kayması icap ediyor. Kaleye en yakın bölge burasıdır.

Fethi Çağlar Turhanlı: Kıyı boyunca yapılanma elçilik, konsolosluk ile alakalı bir durum.

Ahmet Kolkoparan: Kale etrafında çoğalacağız düşüncesi 1890'lara kadar devam ettiği için bu gelişimi görüyoruz. Savaştan sonra sahilin iç kesimlerine de giriliyor. 1930'lara kadar Halk Bahçesi'nden bugünkü üniversitenin olduğu alana kadar boşluk var. İnsanlar kendisini kaleden uzaklaştıkça güvensiz hissediyor. Daha sonrasında düşünce değişiyor ve insanlar Çanakkale'yi tüm alanıyla kullanmaya başlıyorlar.

Bir sonraki, Kasım ayındaki etkinliğimizde bazı yanlış bilgilerin doğrusunu göreceğimizi ümit ediyorum.  İspatlarıyla bir yanlışı düzeltmeye çalışacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kentler Anlatılınca Güzeldir sloganı ile çıktığımız bu yolculukta kentimizi anlatmaya ve paylaşmaya devam ediyoruz. Eylül ayından itibare...