14 Mart 2018 "Eski Kent Fotoğrafları Okuma VI" sohbet Çözümlemesi
Ahmet Kolkoparan: Üstünde Chanak yazmasına rağmen, eşleştiremediğim
görüntülerden bir tanesi.
Cevat İnce: Şahabettin bey, Çimenlik Parkının ortasında
fotoğraflardan birinde bir bina var. O bina şimdiki Koruma Kurulu binasına
benziyor. Bu bina da kapı girişlerine baktığımızda Çimenlik Parkı’nın içindeki
fotoğraf olabilir gibi geliyor ama etrafında yeşillik olmaması ve arkasında da
bir şey olmaması düşündürüyor. Ön bahçesinden çekilmiş yanında da karargah
binası gözüküyor gibi geliyor ama arada bir duvar var o duvar ne duvarı onu
çözemiyorum. Bu bir askeri bina fotoğrafı gibi geliyor.
Şahabettin Kalfa: En sağda bir insan silueti görülüyor.
Cevat İnce: Askeri bina olmasa bile büyüklüğü, çok kapılı olması
dolayısıyla resmi bir kurum gibime geliyor.
Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafın en büyük boyutlusu bu. Bu fotoğraftan
internette başka yok. Yabancılar Chanak ibaresini emin olmadıkları fotoğrafın
üzerine yazmıyorlar emin olmadıkları zaman Dardanelles yazıyorlar.
Şahabettin Kalfa: Hasan Rahmi Paşa donanma ile buraya geldiğinde on
sene burada kalıyor. Kaldığı zamanlarda da bütün donanma personeli ve bütün
binaların yapımına yönelik bir envantere ulaşılmış değil. Bugünkü Koruma
Kurulu’nun binası, 18 Mart İlkokulu’nun olduğu bina ve asker hamamı dahil olmak
üzere o alandaki yapıların hepsi onun zamanında yapılmadır. Hasan Paşa Bulvarı
olarak gözüken fotoğraflara baktığınızda sıra lojmanlar var. Onların hepsini
görüyorsunuz. 10 sene boyunca yapılmış bu tip askeri binalar var ama sonradan
ne olduğunu bilmiyoruz.
Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafta önde, yazının olduğu yerdeki
görünenler balkon kapısı olarak gözüküyor. Bu fotoğraf binanın neredeyse
yıkılmasına yakın bir dönemde çekilmiş bir fotoğraf.
Cevat İnce: İşgal döneminde çekilmiş bir fotoğraf.
Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafın isimlendirilmesinde Chanak Nisan 1923
geçiyor. Nisan olması akıllara Cumhuriyet ile ilgili bir durum mu söz konusu
sorusunu getiriyor. Bayraklar var, arkasında sanki bir din görevlisi duruyor.
Bu fotoğrafa bazıları Montrö
boğazlar sözleşmesinin kutlanması olarak bakmışlar.
Cevat İnce: Fotoğraf Cumhuriyetin ilk yıllarında çekilmiş daha
şapka kanunu vs. yürürlükte değil.
Şahabettin Kalfa: Lozan’a göre boğazın 20 km sağında ve solunda
asker bulundurulması yasak. Kente o nedenle asker girmemiştir. Askeriyenin biri
Kirazlı’dadır, biri Ezine’dedir.
Cevat İnce: Askeriye dediğiniz zaman jandarma'yı gözden
kaçırmamalı, onlarda asker ve kıyafetleri ayrı bir kıyafet değil. Jandarma da olabilir.
Ahmet Kolkoparan: Daha önce Cumhuriyet Meydanı’ndan bir cenaze
fotoğrafı paylaşmıştım. Orada da yine aynı şekilde kalpaklı askerler vardı. O
da işgal döneminde çekilmişti acaba aynı kıyafetler mi?
Cevat İnce: Askeri birlik bulundurmamak ayrı bir şey ama tören için
gelebilirler.
Şahabettin Kalfa: Asaf Paşa Caddesi, Kilise sokağı denmesinden
belli. Bugünkü Tahta Köprü Asaf Paşa zamanında yapıldı. Oradan bu yana bu
sokaktan girilerek Rum Mahallesi’ne giriliyor. Bugünkü askerlik şubesinin
olduğu yerde kilise bulunuyor, onun devamında da İstiklal İlkokulu var. O
zamanlar bugünkü Atatürk Caddesi yok. Bu sokak İstiklal İlkokulu’na bağlanıyor.
Yahya Baş: Ben o mahallede
11 yıl oturduğum için fotoğrafın sağında bir giriş var askerlik şubesinin
oradan baktığımızda nereye denk geliyor?
Şahabettin Kalfa: Büyük köprüden girdiniz, yürüdünüz. Askerlik
şubesinin önünden geçen yola girdiniz. Orada birinci sokak Çarşı Caddesi’nden
gelen sokağa giriyorsunuz. Ondan sonraki gelen diğer sokak Aynalı Çeşme
sokaktır. Bugün Diyanetin olduğu yerin olduğu sokak da kesen bir sokaktır.
Ondan sonra bugün Demircioğlu olarak adlandırılan sokak dar bir sokak olarak
keser.
Ahmet Kolkoparan: Sokak sanki ileride sonlanıyor.
Şahabettin Kalfa: Sokak ilerde sonlanmıyor üç tane kesişen sokak
var. Bugünkü şadırvan var ya şadırvandan sonraki kısım burası.
Yahya Baş: Tıflı Cami’nin orada da bir kilise var ya oradan bakışta
sanki Ziraat Bankası’nın arka sokağından giden, araya çarşı caddesine sapan bir
yer var, oradaki sokak görünümüne benzettim.
Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafın tarihi 1910 öncesindeki yıllara
dayanıyor.
Şahabettin Kalfa: Asaf Paşa’nın burada bulunduğu tarih 1890’lı
yıllar.
Ahmet Kolkoparan: Hafızanızda fotoğraftaki binalara dair eşleşmeler
var mı?
Şahabettin Kalfa: Kent, 1970’li yıllarda çok hızlı bir şekilde
değişti. O nedenle bazı yerleri ancak bazı fotoğrafları gördüğüm zaman
hatırlıyorum. Mesela İnönü Caddesi’nde benzin istasyonunun hemen yanında bir
tane fırın vardı. Çocukluğumda okula giderken önünden geçerdim ama ancak bir
fotoğrafta gördükten sonra hafızamda canlandı.
Ahmet Kolkoparan: Neredeyse 3 yıldır cevabını aradığım fotoğraf.
Şahabettin Kalfa: Bu, Şakir’in değirmeni, Ermeni Değirmeni diye de
geçer. Bugünkü Balık halinin karşısına denk geliyor. Arkadaki İşgüdenlerin yeri, İpek sinemasının
olduğu yer.
Ahmet Kolkoparan: Solda çeşmeye benzetmiştik, bu konuda sizler ne
dersiniz?
Şahabettin Kalfa: Çeşmenin olduğunu bilmiyorum bizim zamanımızda
orada itfaiye vardı. Balıkhanenin olduğu alan itfaiyeye aitti. Arkadaşım Günvar
işletirlerdi. Sarıçay kıyısı burası. Balıkhaneden büyük köprüye giden yol
burası.
Ahmet Kolkoparan: Köy pazarı olarak belirtilmiş.
Şahabettin Kalfa: Yukarı Çarşı olarak belirtilmesinin nedeni o
zaten, köylüler direk buraya inerler. Bu alan hareketlidir. Beyaz kapılı olan
yer değirmendir. 75-80’li yıllara kadar çalıştı.
Ahmet Kolkoparan: Eylül 1922 tarihli işgal döneminden bir gemi
fotoğrafı.
Çağlar Turhanlı: Fotoğraftaki yazıda “Mülteciler ile dolu Yunan
yolcu gemisi Anadolu’dan Çanakkale’deki kriz esnasında” yazıyor.
Cevat İnce: Tarihte Çanakkale krizi diye bir kavram var.
Burak Parlak: Türk orduları İzmir’e girdiği zaman bazı vatandaşlar
da göç ettiler o dönemlerden kalma bir fotoğraf. Eylül 1922 yazması da pek çok
şeyi açıklıyor.
Ahmet Kolkoparan: Muhteşem bir iskele fotoğrafı. 28 Aralık 1954 olarak
tarihlendirilmiş.
Şahabettin Kalfa: Gemlik ve Ayvalık gemileri vardı.
Ahmet Kolkoparan: Şurada bir askeri araç var.
Şahabettin Kalfa: Gelip durmuştur orada.
Ahmet Kolkoparan: İskelenin ucundaki ne binasıydı?
Şahabettin Kalfa: Depo olarak kullanılırdı. Bu iskele yapıldığı
zaman vinçle yapıldı bu o tarihlerden bir fotoğraf.
Çağlar Turhanlı: Demokrat Parti’nin ikinci seçim vaatlerinden
birisi olduğu söyleniyor bu fotoğraf muhtemelen 1955 tarihlidir.
Şahabettin Kalfa: Vincin ileri geri hareket edebilmesi için
ortasında iki tane ray vardır. Ancak bu vinç devrilme tehlikesi atlattı o
nedenle gemiden yük alıp bindirmedi.
Ahmet Kolkoparan: Gemi yerli bir gemi gibi durmuyor.
Şahabettin Kalfa: Sağ taraftaki arabalı vapur büyük ihtimalle
Derince’dir. Arkadaki ise Ayvalık gemisidir.
Cevat İnce: 80’lerden sonra Çanakkale’den İstanbul’a gemi çalıştı
mı?
Şahabettin Kalfa: 70’li yıllardan sonra kaldırıldı.
İskelenin bu tarafındaki bütün
motorların hepsi Eceabat’a giderdi. İç taraftakiler Kilitbahir’e giderdi.
İçerdeki motorlar ağızdan çıktıktan sonra Kilitbahir’e geçerlerdi. Gözüken
İskele Gazinosudur. Daha evvelden arka tarafında Turing Kulüp olarak işletilen
aslında Rus konsolosluğu olan bir yapı vardır. Önceleri orasının bahçesi gibi
kullanılmıştır. Sonradan yıkılınca önü açılmıştır.
Ahmet Kolkoparan: Nispeten daha yeni bir fotoğraf. Kuruçeşme
gemisini görüyoruz. İçimizi hoplatan bir gemiydi, çok sallanırdı.
Şahabettin Kalfa: Tabi siz Takunya gemisini görmediniz. Gökçeada ve
Bozcaada’ya giden bir gemiydi. Hafif poyraz var, çıkamazdı, hafif lodos var,
çıkamazdı. Takunyaya binmekten herkes çekinirdi. Ondan sonra Bandırma geldi.
Sonra Bandırma’yı Mersin’e verdiler.
Ahmet Kolkoparan: Takunya gemisini burada görüyoruz.
Şahabettin Kalfa: Ayvalık ve Gemlik varken Ayvalık Çarşamba günü
gelir burada yolcusunu indirir. Oradan Bozcaada’ya geçer, oradan yolcusunu
alır. Gökçeada’ya geçer, oradan gelir, Perşembe ve Pazar günleri de İstanbul’a
giderdi.
Fotoğrafta gözüken kamyonlar
iskeledeki gemiye yük getiriyorlardı.
Ömer Kaplan: Bu fotoğrafın isimlendirmede yazıldığı gibi 86
tarihinden kalma ihtimali yok çünkü ben bu gemiye 1996 yılında mal veriyordum.
Şahabettin Kalfa: Kilitbahir vapurlarının kalktığı yer fotoğrafta
gördüğümüz yerdi.
Ahmet Kolkoparan: 1980’li yılların ortası ya da başlarından kalma
bir fotoğraf. Cemalettin Eren bildiğim kadarıyla 80’lerin ortasında geldi. Bu
fotoğraftaki gemi de Kuruçeşme gemisidir. Sağdaki gazino kafamı karıştırdı.
Bugün bankamatiklerin olduğu yer.
Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafların üçü de Çanakkale olarak
veriliyor. Alttaki ve sondaki olabilir gibi ama sağdaki daha çok İstanbul
sokaklarına benziyor. Üç katlı ahşap yalılar Çanakkale’de olmayabilir.
Şahabettin Kalfa: alttaki fotoğraf Yahudi Mahallesi gibi gözüküyor.
Sağ taraftaki evler İkiz evlere benziyor.
Cevat İnce: Ahşap evlerin yoğunluğu neredeydi?
Şahabettin Kalfa: Değirmenlik Sokak’taydı. Yangın nedeniyle de
sürekli değişime uğramıştır.
Çağlar Turhanlı: Fotoğrafları kim çekmiş olabilir sizce?
Ahmet Kolkoparan: Şahabettin Bey’e sormak istiyorum Mösyö Kompa kendi mi geldi de çekti fotoğrafları? O zamanlar
Çanakkale’de fotoğraf yaygın değil. Bombalama esnasından bir fotoğraf olabilir.
Şahabettin Kalfa: O dönemde askeri birliklerin içinde fotoğraf çeken
insanlar vardır.
Cevat İnce: İngiliz kaynaklarında günü gününe fotoğrafların yer
alması bir gazetecilik işi olduğunu bizlere gösteriyor.
Şahabettin Kalfa: O dönemde Levantenlerde Çanakkale’de onlar da
çekmiş olabilir.
Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafın altında Chanak diye yazıyor. Buna
benzer manzarayı Saat Kulesi Kemalyeri Sokak’ta da görüyoruz. Arkadakiler
bacalar.
Cevat İnce: Böylesi yükselti yapan bir yer kent içinde var mı?
Şahabettin Kalfa: Kent içinde böyle bir şey hatırlamıyorum.
Şahabettin Kalfa: Az önce baktığımız fotoğraf Asaf Paşa Caddesi.
Ahmet Kolkoparan: Çanakkale’de develerin özellikle toplatıldığı bir
yer var mıydı?
Şahabettin Kalfa: Bu fotoğraf az önceki fotoğrafa yakın bir yerden
çekilmiş. Şehrin içine pek deve sokmazlardı. Ancak odun falan varsa indirip
çıkartırlardı.
Ahmet Kolkoparan: Perforjeler 18 Mart İlkokulu’nun cam
süslemelerine de Fatih Cami’sinin süslemelerine de benziyor. Pencerelerin
yerden yüksekliği Fatih Cami’ye uymuyor.
Cevat İnce: Sokakta yükselme olmuş olabilir.
Fatma Şanlı: Fransızca olarak Asya Türkiye’sinin Çanakkale hatırası
yazıyor.
Ahmet Kolkoparan: Mecmualarda bu fotoğrafın Çanakkale olduğuna dair
ibareler var.
Şahabettin Kalfa: Ben çocukluğumda böyle bir Çanakkale
hatırlamıyorum. Çanakkale’nin sokakları Arnavut kaldırımıdır.
Ahmet Kolkoparan: Çanakkale merkez olduğuna emin olduklarına Chanak
diye yazıyorlar demiştim bunda Dardanelles olarak isimlendirme yapılmış. Ada
olabilir mi burası?
Burak Parlakbilek: Bozcaada’da Türk ve Rum mahallelerinin ayıran 1963
yılında üstü kapatılan bir dere var. Şimdiki Çınar Çarşı caddesinde yer
alıyordu. Ben ilk bakışta ona benzettim. Dere yatağı yazın kuru, kışın arka
tepelerden gelen yağmur suları ile akardı. Bugünkü Ada Kale market daha
öncesinde Aral Şarap Fabrikasıydı. Oradan başlar ve ilkokulun arkasından ve
kale arkasından denize kavuşurdu. Bu sanki bana tam tersi markete doğru gidiş
gibi geldi. Bu dere, 1963- 1964 yıllarında bir düğün esnasında davulcunun
birisi düşüp ölünce dönemin belediye başkanı Yahya Göztepe tarafından
kapattırılıyor. Bozcaada’daki dere biraz daha derin ve üzerinde köprüler, bu
kadar sıklıkla ev de yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder