21 Mart 2018 Çarşamba

14 Mart 2018 Eski Kent Fotoğrafları Okuma toplantı çözümlemeleri



14 Mart 2018 "Eski Kent Fotoğrafları Okuma VI" sohbet Çözümlemesi


Ahmet Kolkoparan: Üstünde Chanak yazmasına rağmen, eşleştiremediğim görüntülerden bir tanesi.

Cevat İnce: Şahabettin bey, Çimenlik Parkının ortasında fotoğraflardan birinde bir bina var. O bina şimdiki Koruma Kurulu binasına benziyor. Bu bina da kapı girişlerine baktığımızda Çimenlik Parkı’nın içindeki fotoğraf olabilir gibi geliyor ama etrafında yeşillik olmaması ve arkasında da bir şey olmaması düşündürüyor. Ön bahçesinden çekilmiş yanında da karargah binası gözüküyor gibi geliyor ama arada bir duvar var o duvar ne duvarı onu çözemiyorum. Bu bir askeri bina fotoğrafı gibi geliyor.

Şahabettin Kalfa: En sağda bir insan silueti görülüyor.

Cevat İnce: Askeri bina olmasa bile büyüklüğü, çok kapılı olması dolayısıyla resmi bir kurum gibime geliyor.

Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafın en büyük boyutlusu bu. Bu fotoğraftan internette başka yok. Yabancılar Chanak ibaresini emin olmadıkları fotoğrafın üzerine yazmıyorlar emin olmadıkları zaman Dardanelles yazıyorlar.

Şahabettin Kalfa: Hasan Rahmi Paşa donanma ile buraya geldiğinde on sene burada kalıyor. Kaldığı zamanlarda da bütün donanma personeli ve bütün binaların yapımına yönelik bir envantere ulaşılmış değil. Bugünkü Koruma Kurulu’nun binası, 18 Mart İlkokulu’nun olduğu bina ve asker hamamı dahil olmak üzere o alandaki yapıların hepsi onun zamanında yapılmadır. Hasan Paşa Bulvarı olarak gözüken fotoğraflara baktığınızda sıra lojmanlar var. Onların hepsini görüyorsunuz. 10 sene boyunca yapılmış bu tip askeri binalar var ama sonradan ne olduğunu bilmiyoruz.

Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafta önde, yazının olduğu yerdeki görünenler balkon kapısı olarak gözüküyor. Bu fotoğraf binanın neredeyse yıkılmasına yakın bir dönemde çekilmiş bir fotoğraf.

Cevat İnce: İşgal döneminde çekilmiş bir fotoğraf.



Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafın isimlendirilmesinde Chanak Nisan 1923 geçiyor. Nisan olması akıllara Cumhuriyet ile ilgili bir durum mu söz konusu sorusunu getiriyor. Bayraklar var, arkasında sanki bir din görevlisi duruyor.  
Bu fotoğrafa bazıları Montrö boğazlar sözleşmesinin kutlanması olarak bakmışlar.

Cevat İnce: Fotoğraf Cumhuriyetin ilk yıllarında çekilmiş daha şapka kanunu vs. yürürlükte değil.

Şahabettin Kalfa: Lozan’a göre boğazın 20 km sağında ve solunda asker bulundurulması yasak. Kente o nedenle asker girmemiştir. Askeriyenin biri Kirazlı’dadır, biri Ezine’dedir.

Cevat İnce: Askeriye dediğiniz zaman jandarma'yı gözden kaçırmamalı, onlarda asker ve kıyafetleri  ayrı bir kıyafet değil. Jandarma da olabilir.

Ahmet Kolkoparan: Daha önce Cumhuriyet Meydanı’ndan bir cenaze fotoğrafı paylaşmıştım. Orada da yine aynı şekilde kalpaklı askerler vardı. O da işgal döneminde çekilmişti acaba aynı kıyafetler mi?

Cevat İnce: Askeri birlik bulundurmamak ayrı bir şey ama tören için gelebilirler.



Şahabettin Kalfa: Asaf Paşa Caddesi, Kilise sokağı denmesinden belli. Bugünkü Tahta Köprü Asaf Paşa zamanında yapıldı. Oradan bu yana bu sokaktan girilerek Rum Mahallesi’ne giriliyor. Bugünkü askerlik şubesinin olduğu yerde kilise bulunuyor, onun devamında da İstiklal İlkokulu var. O zamanlar bugünkü Atatürk Caddesi yok. Bu sokak İstiklal İlkokulu’na bağlanıyor.

Yahya Baş:  Ben o mahallede 11 yıl oturduğum için fotoğrafın sağında bir giriş var askerlik şubesinin oradan baktığımızda nereye denk geliyor?

Şahabettin Kalfa: Büyük köprüden girdiniz, yürüdünüz. Askerlik şubesinin önünden geçen yola girdiniz. Orada birinci sokak Çarşı Caddesi’nden gelen sokağa giriyorsunuz. Ondan sonraki gelen diğer sokak Aynalı Çeşme sokaktır. Bugün Diyanetin olduğu yerin olduğu sokak da kesen bir sokaktır. Ondan sonra bugün Demircioğlu olarak adlandırılan sokak dar bir sokak olarak keser.

Ahmet Kolkoparan: Sokak sanki ileride sonlanıyor.

Şahabettin Kalfa: Sokak ilerde sonlanmıyor üç tane kesişen sokak var. Bugünkü şadırvan var ya şadırvandan sonraki kısım burası.

Yahya Baş: Tıflı Cami’nin orada da bir kilise var ya oradan bakışta sanki Ziraat Bankası’nın arka sokağından giden, araya çarşı caddesine sapan bir yer var, oradaki sokak görünümüne benzettim.

Ahmet Kolkoparan: Fotoğrafın tarihi 1910 öncesindeki yıllara dayanıyor.

Şahabettin Kalfa: Asaf Paşa’nın burada bulunduğu tarih 1890’lı yıllar.

Ahmet Kolkoparan: Hafızanızda fotoğraftaki binalara dair eşleşmeler var mı?

Şahabettin Kalfa: Kent, 1970’li yıllarda çok hızlı bir şekilde değişti. O nedenle bazı yerleri ancak bazı fotoğrafları gördüğüm zaman hatırlıyorum. Mesela İnönü Caddesi’nde benzin istasyonunun hemen yanında bir tane fırın vardı. Çocukluğumda okula giderken önünden geçerdim ama ancak bir fotoğrafta gördükten sonra hafızamda canlandı.


Ahmet Kolkoparan: Neredeyse 3 yıldır cevabını aradığım fotoğraf.

Şahabettin Kalfa: Bu, Şakir’in değirmeni, Ermeni Değirmeni diye de geçer. Bugünkü Balık halinin karşısına denk geliyor.  Arkadaki İşgüdenlerin yeri, İpek sinemasının olduğu yer.

Ahmet Kolkoparan: Solda çeşmeye benzetmiştik, bu konuda sizler ne dersiniz?

Şahabettin Kalfa: Çeşmenin olduğunu bilmiyorum bizim zamanımızda orada itfaiye vardı. Balıkhanenin olduğu alan itfaiyeye aitti. Arkadaşım Günvar işletirlerdi. Sarıçay kıyısı burası. Balıkhaneden büyük köprüye giden yol burası.

Ahmet Kolkoparan: Köy pazarı olarak belirtilmiş.

Şahabettin Kalfa: Yukarı Çarşı olarak belirtilmesinin nedeni o zaten, köylüler direk buraya inerler. Bu alan hareketlidir. Beyaz kapılı olan yer değirmendir. 75-80’li yıllara kadar çalıştı.


Ahmet Kolkoparan: Eylül 1922 tarihli işgal döneminden bir gemi fotoğrafı.

Çağlar Turhanlı: Fotoğraftaki yazıda “Mülteciler ile dolu Yunan yolcu gemisi Anadolu’dan Çanakkale’deki kriz esnasında” yazıyor.

Cevat İnce: Tarihte Çanakkale krizi diye bir kavram var. 

Burak Parlak: Türk orduları İzmir’e girdiği zaman bazı vatandaşlar da göç ettiler o dönemlerden kalma bir fotoğraf. Eylül 1922 yazması da pek çok şeyi açıklıyor.


Ahmet Kolkoparan: Muhteşem bir iskele fotoğrafı. 28 Aralık 1954 olarak tarihlendirilmiş.

Şahabettin Kalfa: Gemlik ve Ayvalık gemileri vardı.

Ahmet Kolkoparan: Şurada bir askeri araç var.

Şahabettin Kalfa: Gelip durmuştur orada.

Ahmet Kolkoparan: İskelenin ucundaki ne binasıydı?

Şahabettin Kalfa: Depo olarak kullanılırdı. Bu iskele yapıldığı zaman vinçle yapıldı bu o tarihlerden bir fotoğraf.

Çağlar Turhanlı: Demokrat Parti’nin ikinci seçim vaatlerinden birisi olduğu söyleniyor bu fotoğraf muhtemelen 1955 tarihlidir.

Şahabettin Kalfa: Vincin ileri geri hareket edebilmesi için ortasında iki tane ray vardır. Ancak bu vinç devrilme tehlikesi atlattı o nedenle gemiden yük alıp bindirmedi.

Ahmet Kolkoparan: Gemi yerli bir gemi gibi durmuyor.


Şahabettin Kalfa: Sağ taraftaki arabalı vapur büyük ihtimalle Derince’dir. Arkadaki ise Ayvalık gemisidir.

Cevat İnce: 80’lerden sonra Çanakkale’den İstanbul’a gemi çalıştı mı?

Şahabettin Kalfa: 70’li yıllardan sonra kaldırıldı. 
İskelenin bu tarafındaki bütün motorların hepsi Eceabat’a giderdi. İç taraftakiler Kilitbahir’e giderdi. İçerdeki motorlar ağızdan çıktıktan sonra Kilitbahir’e geçerlerdi. Gözüken İskele Gazinosudur. Daha evvelden arka tarafında Turing Kulüp olarak işletilen aslında Rus konsolosluğu olan bir yapı vardır. Önceleri orasının bahçesi gibi kullanılmıştır. Sonradan yıkılınca önü açılmıştır.


Ahmet Kolkoparan: Nispeten daha yeni bir fotoğraf. Kuruçeşme gemisini görüyoruz. İçimizi hoplatan bir gemiydi, çok sallanırdı.

Şahabettin Kalfa: Tabi siz Takunya gemisini görmediniz. Gökçeada ve Bozcaada’ya giden bir gemiydi. Hafif poyraz var, çıkamazdı, hafif lodos var, çıkamazdı. Takunyaya binmekten herkes çekinirdi. Ondan sonra Bandırma geldi. Sonra Bandırma’yı Mersin’e verdiler.


Ahmet Kolkoparan: Takunya gemisini burada görüyoruz.

Şahabettin Kalfa: Ayvalık ve Gemlik varken Ayvalık Çarşamba günü gelir burada yolcusunu indirir. Oradan Bozcaada’ya geçer, oradan yolcusunu alır. Gökçeada’ya geçer, oradan gelir, Perşembe ve Pazar günleri de İstanbul’a giderdi.
Fotoğrafta gözüken kamyonlar iskeledeki gemiye yük getiriyorlardı.

Ömer Kaplan: Bu fotoğrafın isimlendirmede yazıldığı gibi 86 tarihinden kalma ihtimali yok çünkü ben bu gemiye 1996 yılında mal veriyordum.


Şahabettin Kalfa: Kilitbahir vapurlarının kalktığı yer fotoğrafta gördüğümüz yerdi.


Ahmet Kolkoparan: 1980’li yılların ortası ya da başlarından kalma bir fotoğraf. Cemalettin Eren bildiğim kadarıyla 80’lerin ortasında geldi. Bu fotoğraftaki gemi de Kuruçeşme gemisidir. Sağdaki gazino kafamı karıştırdı. Bugün bankamatiklerin olduğu yer.


Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafların üçü de Çanakkale olarak veriliyor. Alttaki ve sondaki olabilir gibi ama sağdaki daha çok İstanbul sokaklarına benziyor. Üç katlı ahşap yalılar Çanakkale’de olmayabilir.

Şahabettin Kalfa: alttaki fotoğraf Yahudi Mahallesi gibi gözüküyor. Sağ taraftaki evler İkiz evlere benziyor.

Cevat İnce: Ahşap evlerin yoğunluğu neredeydi?

Şahabettin Kalfa: Değirmenlik Sokak’taydı. Yangın nedeniyle de sürekli değişime uğramıştır.

Çağlar Turhanlı: Fotoğrafları kim çekmiş olabilir sizce?

Ahmet Kolkoparan: Şahabettin Bey’e sormak istiyorum Mösyö Kompa kendi mi geldi de çekti fotoğrafları? O zamanlar Çanakkale’de fotoğraf yaygın değil. Bombalama esnasından bir fotoğraf olabilir.

Şahabettin Kalfa: O dönemde askeri birliklerin içinde fotoğraf çeken insanlar vardır.

Cevat İnce: İngiliz kaynaklarında günü gününe fotoğrafların yer alması bir gazetecilik işi olduğunu bizlere gösteriyor.

Şahabettin Kalfa: O dönemde Levantenlerde Çanakkale’de onlar da çekmiş olabilir.

Ahmet Kolkoparan: Bu fotoğrafın altında Chanak diye yazıyor. Buna benzer manzarayı Saat Kulesi Kemalyeri Sokak’ta da görüyoruz. Arkadakiler bacalar.

Cevat İnce: Böylesi yükselti yapan bir yer kent içinde var mı?

Şahabettin Kalfa: Kent içinde böyle bir şey hatırlamıyorum.


Şahabettin Kalfa: Az önce baktığımız fotoğraf Asaf Paşa Caddesi.

Ahmet Kolkoparan: Çanakkale’de develerin özellikle toplatıldığı bir yer var mıydı?

Şahabettin Kalfa: Bu fotoğraf az önceki fotoğrafa yakın bir yerden çekilmiş. Şehrin içine pek deve sokmazlardı. Ancak odun falan varsa indirip çıkartırlardı.

Ahmet Kolkoparan: Perforjeler 18 Mart İlkokulu’nun cam süslemelerine de Fatih Cami’sinin süslemelerine de benziyor. Pencerelerin yerden yüksekliği Fatih Cami’ye uymuyor.

Cevat İnce: Sokakta yükselme olmuş olabilir.

Fatma Şanlı: Fransızca olarak Asya Türkiye’sinin Çanakkale hatırası yazıyor.



Ahmet Kolkoparan: Mecmualarda bu fotoğrafın Çanakkale olduğuna dair ibareler var.

Şahabettin Kalfa: Ben çocukluğumda böyle bir Çanakkale hatırlamıyorum. Çanakkale’nin sokakları Arnavut kaldırımıdır.

Ahmet Kolkoparan: Çanakkale merkez olduğuna emin olduklarına Chanak diye yazıyorlar demiştim bunda Dardanelles olarak isimlendirme yapılmış. Ada olabilir mi burası?

Burak Parlakbilek: Bozcaada’da Türk ve Rum mahallelerinin ayıran 1963 yılında üstü kapatılan bir dere var. Şimdiki Çınar Çarşı caddesinde yer alıyordu. Ben ilk bakışta ona benzettim. Dere yatağı yazın kuru, kışın arka tepelerden gelen yağmur suları ile akardı. Bugünkü Ada Kale market daha öncesinde Aral Şarap Fabrikasıydı. Oradan başlar ve ilkokulun arkasından ve kale arkasından denize kavuşurdu. Bu sanki bana tam tersi markete doğru gidiş gibi geldi. Bu dere, 1963- 1964 yıllarında bir düğün esnasında davulcunun birisi düşüp ölünce dönemin belediye başkanı Yahya Göztepe tarafından kapattırılıyor. Bozcaada’daki dere biraz daha derin ve üzerinde köprüler, bu kadar sıklıkla ev de yok.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kentler Anlatılınca Güzeldir sloganı ile çıktığımız bu yolculukta kentimizi anlatmaya ve paylaşmaya devam ediyoruz. Eylül ayından itibare...